Doğumunun 125. yıl dönümünde Abdullah TUKAY
2011, Tatar edebiyatının altın devri diye anılan 1905-1917 yılları boyunca Tatarcayı çağdaş bir edebiyat dili hâline getiren yazarlar arasında özel bir yeri olan Abdullah Tukay’ın 125. doğum yıl dönümü. TÜRKSOY’un 2011 yılını Türk dünyasında “Abdullah Tukay Yılı” ilan etmesiyle yıl içerisinde Tukay için bir dizi etkinlik düzenlendi. Bu bağlamda Türk Dil Kurumu da TÜRKSOY iş birliğiyle 23 Aralık günü “Abdullah Tukay’ın Doğumunun 125. Yıl Dönümü Çalıştayı” düzenledi. Çalıştay, Tataristan Bilimler Akademisi Dil, Edebiyat ve Sanat Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Kim Minnulin ve Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın açış konuşmalarıyla başladı.
Prof. Dr. Kim Minnulin, yıl boyunca Tukay için yapılan etkinlikleri ve yayımlanan eserleri aktarırken TDK Başkanı Prof. Dr. Akalın konuşmasında bütün Türk dünyasınca benimsenen şairin kaybının Türkiye’deki yankılarına yer verdi.
Ölümünün üzerinden yüzyıla yakın bir zaman geçmiş olmasına karşın Abdullah Tukay şiirleriyle, şiirlerinde dile getirdiği duygularıyla, hayalleriyle, düşünceleriyle bugün de yaşıyor, diyen TDK Başkanı, Tukay’ın yalnızca yaşadığı toprakların, içinde doğup büyüdüğü, eserlerini verdiği toplumun, Tatar halkının şairi değil Türk dünyasının anıtsal şahsiyetlerinden biri olduğunu belirtti. Abdullah Tukay’ın, evrensel değerler taşıyan şiirleriyle bütün dünyaya, insanlığa hitap eden, insanlığın yüreğine dokunan bir şair olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akalın, mensubu olduğu toplumun bütün değerlerini özümsemişti ve benliğinde taşıyordu, eserlerini ortaya koyarken yalnızca edebî duygulardan ve düşüncelerden esinlenmiyor, Tatarların binlerce yıllık geçmişini, kültür değerlerini ruhunun derinliklerinde duyuyor, yaşıyor; bunları dizelere döküyordu, Tatarların feryadı, sesi, haykırışı olmuştu, Tatar destanını yazıyordu âdeta, ama kısa ömrüne rağmen yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla, düşünceleriyle, eserleriyle kendisi bir destan oldu, dedi.
Abdullah Tukay’ın sanatçı kişiliğiyle, düşünce adamlığı yönüyle ve eserleriyle Osmanlı Devleti’nde ve Türkiye Cumhuriyeti’nde aydınların dikkatini çektiği vurgulanan konuşmada, Tukay hakkında ilk ciddi yazının ölümünün ardından Köprülüzade Mehmet Fuat tarfından kaleme alındığını, ikinci yazının da Ömer Seyfettin’e ait olduğu aktarıldı. Türk edebiyatının önemli iki isminin başlattığı Tukay üzerine çalışmaların, Tukay’ın yurt sevgisi, doğa aşkı gibi temalarının yanı sıra dil anlayışı ve şiirlerinin dili üzerine de yoğunlaştığı kaydedildi.
TDK Başkanı, Tukay’ın genç yaşta ölümü Türk aydınlarını derinden etkilemiştir. Elbette bu erken ölümde Tukay’ın henüz son sözünü söyleyememiş olması en büyük üzüntü kaynağıdır derken Abdullah Tukay’a gösterilen ilginin, Türkiye Cumhuriyeti’nde artış gösterdiğini Hamit Zübeyir Koşay, Reşit Rahmeti Arat, Abdullah Battal Taymas, Ahmet Temir, Hamza Zülfikar, Nadir Devlet, Mustafa Öner, Fatma Özkan gibi araştırmacıların yayınlarında, yazılarında, Tukay’dan aktarmalarında bu ilginin boyutlarının gözlendiğini vurguladı.
Gerçekleştirilen iki oturumda ise Abdullah Tukay sanatçı kişiliğiyle, düşünce adamlığı yönüyle ve eserleriyle ele alınırken hem Tatar yazınındaki yeri tartışıldı hem de Türk edebiyatındaki çağdaşlarıyla birlikte ele alınarak Tukay bağlamında Türk edebiyatının Tatar edebiyatı ile karşılaştırması yapıldı.